23 Mayıs 2012 Çarşamba

7 Yaş Çok Geç! video


21 Mayıs 2012 Pazartesi

3 YAŞ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ


3 yaş ben merkezcilik ve inatçılık özelliklerinin görüldüğü zorlu bir dönemdir.

3 yaştaki çocukların en sevdikleri kelimelerin "hayır", "ben", "ben yapacağım" olduğu görülebilir. İnatçı ve kararlı tutumları, iste...klerine "hayır" dendiğinde geçirilen öfke nöbetleri ve ağlama krizleri hep bu dönemin karakteristik özellikleridir. Genelde 2,5–3 yaş civarındaki tüm çocuklarda bu davranışların zaman zaman gözlenmesi çok doğaldır. Yine bu yaş grubundaki çocuklar, okula başlayarak birey olma yolunda çok ciddi bir adım atmış olurlar. Artık onlarında kendilerine ait bir dünyaları vardır. Buna paralel olarak gittikçe daha çok sosyalleşir, zihinsel olarak gelişir ve kelime hazineleri hızla gelişir.

Bu yaş grubu "paralel oyun" denilen dönemdedir. Yani birbirleriyle oyun kurmaktan çok, oyuncağa yönelik oyunlar oynarlar. Diğer arkadaşları ile ancak elindeki oyuncak alındığında ilişki kurarlar. Zaman zaman paylaşma konusunda yaşadıkları zorlukları arkadaşlarına fiziksel zarar verme boyutuna da taşıyabilirler (vurma, bağırma, ısırma vb.). Aslında 2,5–3 yaş grubunda, bu tür durumlarda yaşanan doğal tepkilerdir.

Bu döneme, "Özgürlüğe karşı birin­ci atılım", "Birinci kaprisler çağı", "Egosantrik dönem", "3 yaş bunalım dönemi" gibi isimlerde verilmektedir. Çocuk, ego'sunu, yani benliğini bu dönemde keşfeder. Bu keşfin iyi olmadığı, başarılı atlatılamadığı durumlarda halkın egoist dediği, bencil bir tip ortaya çıkması çok doğaldır. Ortaya çıkan daha sonra giderilebilmesi ancak uzman yardımlarıyla o devrede veya daha sonraki ay ve yıllarda derinlemesine çalışılarak mümkün olabilmektedir.

3 yaş civarındaki çocuklar artık kendi öz bakımlarını karşılayabilecek birçok beceriye sahiptirler. Eğer fırsat verilirse yemek yemek, giyinmek soyunmak, temizlik gibi birçok ihtiyaçlarını kendileri karşılayabilirler. Başkalarına isteklerini belirtecek ve sosyal ilişki kurabilecek dil gelişimi düzeyine sahiptirler. Kendilerine söylenenleri, yönergeleri dinleyebilecek ve anlayabilecek yeterliliktedirler. Diğer çocuklarla oynayabilecek sabrı ve işbirliğini gösterebilecek olgunluktadırlar. Yani bu yaş çocuğun sosyal bir grubun parçası olmaya en hazır olduğu yaştır. Çocuklar genellikle 3 yaşlarında yuvaya gidebilecek olgunluğa erişirler. Anneye olan bağımlılığın yerini kendine güven almaya başlar.

Henüz tam anlamıyla anneden ayrışmamış da olsa verilecek desteğe bağlı olarak çocuk ilk kez anneden kopup uzunca bir süre başka bir sosyal ortamda kalabilecek olgunluğa erişmiştir. 3 yaş önemli bir geçiş sürecidir. Bu dönemde “ben ve başkaları” kavramı gelişir. İhtiyaçlarını geciktirmeyi öğrenir. Paylaşmayı ve grupla oynamayı ve basit kurallara uymayı bu yaşta başarabilir.

Bu dönemde ailenin tavrı çok önemlidir. Bu birey olmaya geçiş sürecinde çocuğun bazı taleplerini karşılarken bir parça geciktirmek, paylaşabildiğinde ve kurala uyduğunda ödüllendirmek çocuğun ben merkezcilikten kurtulmasında etkili olacaktır. Birçok oyunu ve aktiviteyi sürdürebilecek sabrı olan 3 yaş çocuğu yine de hala bir sorumluluğu uyarısız sonuna kadar sürdüremeyebilir.

3 yaşını dolduran çocuklar hem fiziksel hem de zihinsel özellikleri bakımından oldukça gelişmiş durumdadır. Hareket koordinasyonları çok artmıştır. Bedenlerini yetişkinlerin yapabildikleri birçok için rahatlıkla kullanabilirler. El becerileri oldukça gelişmiştir. Kalem kullanmaya, çizgiler çizmeye başlarlar. Dış dünyaya ve olgulara ilişkin sorular sorarlar ve çok meraklıdırlar. Sosyal anlamda çok gelişmiştirler. Başka çocuklarla bir arada olmaktan keyif duyarlar. Kendi isteklerinin yerine getirilmesi konusunda ısrarcı olduğunda grup tarafından kabul görmediğini fark etmeye başlar. Onlarla birlikte olmak için zaman zaman onların isteklerine de cevap vermesi gerektiğini öğrenir.

Özellikle bu dönemde çocuk çevresindeki yetişkinlerin sorun çözme biçimlerini taklit eder. Yani bir problem çıktığında anne ve babası saldırgan davranıyorsa çocuk da benzer durumlarda saldırgan davranmayı öğrenir. Saldırganlık çok küçük yaşlardan beri öğrenilen bir tutum olmakla birlikte özellikle bu yaşlarda taklit çok fazla görülür. Anne-babaların özellikle bu dönemde çocuğun sosyal yönünü geliştirecek bir tavır içinde olmaları önemlidir. Ayrıca zihinsel gelişimi için çocukların sorularına uygun ve doğru yanıtlar bulmaları, öğrenme isteklerinin kırılmaması açısından önem taşımaktadır. Ayrıca bu dönemde çocukların çok hareketlenirler ve tehlikelere maruz kalma olasılıkları da artar. Kazaların en fazla rastlandığı yaş 4 yaş civarıdır. Bu nedenle de anne babaların çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Burada çocuğu hem korumak hem de birçok şeyi denemesine fırsat vermek oldukça zor bir ayaradır. Genellikle çocuğun güvenliği ön planda tutulmaktadır. Oysa çocuğun yaşam deneyimiyle öğreneceği şeylerin de hem zihinsel, hem fiziksel hem de duygusal gelişim açısından önemi çok büyüktür.

3 Yaş Çocuğuna Yaklaşım Nasıl Olmalı?

3 yaşındaki çocuk elinden gelse dünyayı keşfetmeye ça­lışır. Kırılabilecek şeyleri kırmaya, kalemlerle bir yerleri çiz­meye ihtiyacı vardır. Buna göre bir oda veya köşe hazırlan­ması evde çocuk için faydalı olur. Çocuğu bütün bunlarda tecrübe sahibi olmasında kontrolümüz dahilinde serbest bı­rakmalıyız.

Çocuk bu çağda (2,5–4 yaş) çevreden ve aileden çözülerek daha özgürlükçü bir tavır benimser. Amaç ileride tek başına hayatını yaşayabilecek hale gelmesidir. Bunun ilk sınavı bu dönemde verilmektedir.



Bu dönemin bir diğer adı da "ilk karşı koyma bunalım dönemi"dir. Bu nedenle çocuk kendisine vasilik edenlere karşı koyma­dan rahat edemez. Bunun da sebebi şudur: O kendi kuvveti­ni tanıyacaktır. Kendi öz kuvvetini deneyecektir. Kendini kabul ettirmeye çalışacaktır. Daha ileriki yıllarda geçireceği, ikinci bunalım dönemi için güç toplayacaktır. Sosyal benliği keşfetme buhranı, bunun için daha şimdiden kendisine ce­miyette bir yer temin etme sancılarını halledebilmek için ze­minler hazırlamakla meşguldür.

Anne ve babanın çocuğun eğitiminde aynı paralelde olmaları ciddi bir sorundur. Yani aynı bilgileri birlikte bilmeli ve uygulamalıdırlar. Görüş ayrılıkları varsa bunlar uygun şe­killerde biran önce ortaya konulup giderilmelidir yoksa bundan sadece anne baba değil çocuk da çok örselenecektir. Çocuğun psiko-sosyal özellikleri ve başarılı bir uyu­mun esasları konusunda anne ve babanın fikir birliği içeri­sinde olmaları, aile ve çocuk mutluluğu açısından aşılması gere­ken ilk aşamadır.

Çocuğun normal gelişimi açısından gürültü etmesi bir gereksinimdir. Fazla sessiz çocuklar, çok hareketli çocuklardan daha çok endişe uyandırmalıdır. Rehberlik her şeyden önce sevgi, tolerans, otorite, sabır ve inanma işidir. Çocuğa anne ve babasından istediği psiko-sosyal hakları sevgi vb. verildiği zaman, ondan da bazı şeyler istemek ve almak daha kolaylaşır. Örneğin otoritemize itaati gibi. Nite­kim gerçek sevgi ve tolerans görmüş çocuklar anne ve babalarının otoritelerini daha rahatlıkla kabul ederler ve onlara itaat ederler. Çocuk üzülüyor, ağlıyor diye onun iyiliği için ondan beklediğimiz işleri yapmıyorsa, söz tutmuyorsa, bu istediklerimden vazgeçmek, çocuğun işlerini ağlayarak yaptırabileceğine dair onda bir kanı oluşmasına sebep olur.

Bu nedenle çocuktan bir şeyler isterken bunla­rın istenebilecek şeyler olup olmadığı konusunda önce iyi karar verip ondan sonra kararlı olarak onu uygulamamızda büyük yararlar vardır. Örneğin bu dönem bunalımı içerisin­de olan çocuğun televizyon seyredip seyretmemesi konu­sunda verilmiş ciddi ve tutarlı karar alınmalı ve istikrarlı bir şekilde uygulanmalıdır. Birbirini çelişkiye düşüren davranışlar çocuğu da, aileyi de mutsuzluğa götürür. Çocuğu eğitenlerin bir süre sonra çocuk karşı­sında etkisiz hale gelmeleri bundandır.

Yetişkinler, çocuğun akrabaları ve diğer sosyal çevre bireyleri, çocuğu yola getirmek veya ona karşı yeterince et­kili olabilmek için ne kadar araya girerlerse, çocuğun karşı koyma tepkileri de o nispette çok şiddetli olur. Çocuğun kaprisleri giderek artar. Anne-baba burada esastır. Diğer sosyal çevre bireyleri anne-babanın otoritesini çocuk üzerin­de sarsacak davranışlardan sakınmalıdırlar.

Çocuğun kaprisleri karşısında yapılabilecek en iyi ha­reket tarzı, çocuğun tehlikesizce yapabileceği şeyleri yapmasına izin vermek, öte yandan da kaprislerini görmezlikten gelmektir. Suçları karşısında veya yapması lazım ge­len işlerinde sarsılmaz bir sesle ve sakinlikle onu eğitmek gerekir.

GELİŞİM ALANLARI

MOTOR GELİŞİMİ

▪ Merdivenden yukarı ayak değiştirerek çıkar ve aşağı inerken her basamakta iki ayağını bitiştirir.

▪ Alt basamaklardan atlayabilir.

▪ Koşarken ve büyük oyuncakları itip çekerken önüne çıkan engelleri aşabilir, köşeleri dönebilir.

▪ Pedalları kullanarak üç tekerlekli bisiklete binebilir.

▪ Parmak ucunda durabilir ve yürüyebilir.

▪ Ayak bileklerini çapraz koyarak oturabilir.

▪ Her iki elini işbirliği içinde ustaca kullanabilir.

▪ Yumuşak materyallere elleriyle şekil verir.

▪ Atılan topu yakalar ve karşısındakine top atar.

▪ Makas kullanabilir.

BİLİŞSEL ve DİL GELİŞİMİ

▪ Konuşurken ses tonunu duruma göre değiştirebilir.

▪ Adını, soyadını, cinsiyetini ve yaşını söyleyebilir.

▪ Öyküleri büyük bir dikkatle dinler.

▪ Bildiği birkaç çocuk şiirini ezbere okuyabilir.

▪ 10’a kadar ya da daha fazla ezbere sayabilir.

▪ 1–3 arası rakamları tanır.

▪ Ana renkleri tanır.

▪ Basit emirleri yerine getirir.

▪ Nesnelerin isimlerini söyler, eşleştirme yapabilir, ayırt edebilir.

▪ Bedeninin parçalarını bilir.

▪ 'Ne’, ‘nerede’, ‘kimle’ başlayan pek çok soru sorar.

▪ Müzik eşliğinde şarkı söyler.

SOSYAL ve DUYGUSAL GELİŞİMİ

▪ Oyun sırasında kendi kendine konuşma giderek azalır ve yerini başkalarıyla konuşma alır.

▪ Oyunlarda yetişkinleri taklit eder.

▪ Duygularını sözel ifadelerle açıklar ve duygularının nedenlerini söyler.

▪ Gerekli durumlarda paylaşma davranışı gösterir.

▪ Gerekli durumlarda yetişkinlerden yardım ister.

▪ Yaptığı işlerde yetişkinlerden onay ister.

▪ Hatırlatmalarla grup kurallarına uyar.

▪ Başka çocuklarla uyum içinde oynayabilir

ÖZBAKIM BECERİLERİ

▪ Yemek yerken kaşık ve çatalı rahatça kullanabilir,

▪ Ellerini yıkayabilir ancak tam olarak kurutamaz.

▪ Burnunu mendille siler.

▪ Dişlerini fırçalar.

▪ Bağcıksız veya spor ayakkabısını çıkarır.

▪ Çok küçük olmayan düğmeleri açar.

▪ Yemek masasının hazırlanmasına ve toplanmasına yardım eder.

▪ Tuvaletini yardımsız yapar.

▪ Oyuncaklarını toplar.

▪ Pantolonunu ve şortunu indirebilir ve yeniden çekebilir ancak düğme ilikleme ve fermuar çekmede yardıma ihtiyaç duyar.

▪ Ev işleri, bahçe işleri, alış-veriş gibi etkinliklerde yetişkine yardımcı olmaktan çok hoşlanır.

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Eğlenerek öğreniyor ve gelişiyorum.


"Öğrenmenin yaşı yoktur" sözünü hepimiz biliriz, ancak gelişimin ve öğrenmenin en hızlı ve belirleyici olduğu erken yaşların önemi yadsınamaz.
Okul öncesi dönemde gerçekleşen öğrenme deneyimleri; çocuğunuzun dil, matematik ve problem çözme becerileri için temel oluşturması dışında, kendine güveni, öz saygıyı, başkalarıyla etkileşimi ve yaşam boyu sürebilecek öğrenme arzusunu da kuvvetlendirir.
Bu amaçla burada günlük hayatın içerisinde sizlere erken öğrenme ve gelişimi destekleyici bazı faaliyetler sunmak; çocuklarınızın zihinsel, bedensel, sosyal ve duygusal açıdan okul hayatına hazır başlayabilmeleri için yapabilecekleriniz konusunda bilgilendirmek istiyoruz.
Unutmayın "Her an bir öğrenme anına dönüşebilir!"
Çocuklar nasıl öğreniyor?
Her çocuğun yeni bir bilgiyi öğrenme şekli diğerlerinden farklıdır. Bazıları görerek, bazıları duyarak ve konuşarak, bazıları ise dokunarak... Bazıları da bunlardan birkaçını aynı anda kullanarak en iyi şekilde öğrenir. Siz de çocuğunuzun gelişim özelliklerini dikkate alarak, yeni bir bilgiyi en iyi hangi yollardan öğrenebildiğini gözlemleyin. Bu sayede çocuğunuzun güçlü bilgi alma alan/alanlarını keşfedebilir, bilgiyi farklı yollardan vermeye çalışarak, dengeli bir şekilde çocuğunuzun öğrenmesini pekiştirebilirsiniz.
Güven ortamı...Çocuğunuzla kurduğunuz sıcak ve güvenli ilişki onların gelişmesi ve öğrenmesi için ideal bir ortam oluşturur. Çocuklar bilgi ve becerilerini arttırırken anne babalarının onların yanında olup desteklemeleri ve cesaretlendirmeleri önemlidir. Sevildiğini ve önemsendiğini hisseden çocuk kendini güvende hisseder ve daha kolay öğrenir.

7 Yaş Çok Geç!


 
Çocuk ihtiyacı olan tüm bilgi ve becerilerle donanımlı olarak dünyaya gelmez. Çocuğa yeni öğrenme fırsat ve becerileri sağlayan çevre onun gelecekteki başarısı açısından önem taşır. Bu nedenle erken gelişim yılları bir çok araştırmacı tarafından zeka, kişilik ve sosyal davranış şekillenmesi açısından son derece önemlidir.
Erken gelişim dönemlerinde verilen eğitimin çocukların gelişimleri üzerinde uzun vadeli etkileri olduğu artık kanıtlanmıştır. Özellikle bu dönemde eğitimin niteliği ve eğitim veren kurumun niteliği çok önemlidir.
 
Anaokulunun asıl amacı çocuğun doğuştan getirdiği potansiyeli en üst seviyelere taşımaktır. En önemlisi öğrenmeye ilgi uyandırmaktır. Okuma yazma öğretilmeden okuma yazma olgunluğu kazandırılır. Anaokulu en iyi örgütlenmiş oyun ortamını sağlayan bir kurum niteliğindedir. Çocuk bu ortamda bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişim olanağı bulur. Toplu yaşam kurallarına uymayı öğrenir.
 
Anaokulunda renk, sayı ve kavramlar çocuğun düşüncesine uygun bir biçimde somuta indirgenerek verilir. Parmak boya ve resim faaliyeti, su ve kum oyunu, jimnastik ve çeşitli dramatik oyunlar, sadece çocuğun gelişimine olanak tanımakla kalmaz, aynı zamanda onun fiziksel enerjisinin boşalmasına ve gerilimden arınmasına da yardımcı olur. Çünkü anaokulu aynı zamanda doğal bir terapi ortamıdır. Tıpkı resim etkinliğinde olduğu gibi çocuk, iç dünyasını ayrıntılara kadar yansıtma fırsatı bulur. Okul öncesi çocuğu için sözel açıklama yerine, doğal ortamda oyun, zihinsel gelişim açışından özel bir önem taşımaktadır. (Sürekli öğüt vermek, uyarıda bulunmak doğru değildir)

Çocukla etkili zaman geçirmek


Çocukla etkili zaman geçirmek, sürekli ve tutarlı olarak, onun duygusal, sosyal, zihinsel ve bedensel gelişim alanlarını destekleyen etkinlikler yapmak ya da yapmasına fırsat vermek anlamına gelir. Burada iki nokta önemlidir. Birincisi yukarıda belirtilen dört gelişim alanını desteklemek, ikincisi ise çocukla her gün tutarlı olarak belirli bir süreyi bu desteği sağlayacak şekilde geçirmek.
Sizlerle bu bölümde çocuğunuz ile beraber etkili zaman geçirebilmeniz için farklı öneriler paylaşmak istiyoruz.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

0-6 yaşta çocuğunuzun gelişimi desteklemek için göndereceğiniz Kreş ve Anaokulunda hangi kriterler eğitim kalitesini belirler?


1-Öğretmen
Anaokulu seçerken dikkat edilmesi gereken en önemli kıstas öğretmendir. Okul öncesi dönemde öğretmenin önemi tartışılmaz. Okulun fiziki şartları ne kadar iyi olursa olsun, program ne kadar dikkatli hazırlanmış olursa olsun, çocuklarla bütün gün beraber olan, programı uygulayan öğretmendir. Kısacası okulun eğitim kalitesini belirleyen öğretmendir.
Öğretmenin Kişiliği: 0-6 yaşta anne babanın tüm ilgisine ve sevgisine sahip olan çocuk okulda öğretmenin ilgisini diğer çocuklarla paylaşmak zorunda kalır. Bu dönemde özellikle küçük yaş gurubu çocuklarının sevgiye ve şefkate muhtaçtır. Bu nedenle öğretmenin şefkatli, güler yüzlü ve sevgi dolu olması, işini severek yapması çok önemlidir.
Öğretmenin Eğitimi ve Tecrübesi: 0-6 yaş, çocukların gelişimi için kritik bir dönem ve çocukların bu dönemde gelişimlerini destekleyecek eğitimli ve tecrübeli öğretmene ihtiyaçları duyar. Öğretmen ne kadar eğitimli ve tecrübeli olursa çocukların gelişimini o kadar iyi destekleyebilir.
Öğretmenler ve Diğer Personeller Arasındaki İletişim: Okulda öğretmenlerin arasında iyi bir iletişim oluşursa, öğretmenler bir takım olarak çalışıp okuldaki çocukların gelişimi için birbirlerine destek olurlar. Sadece öğretmenler arasındaki iletişim değil, okulun bütün çalışanlarının arasındaki iletişimde de önemlidir. Herkes mutlu mutlu çalışırsa bu mutluluk çocuklara da yansır.
2-Çocuk Sayısı
Öğretmen-Çocuk Oranı: Sınıfta bir öğretmene düşen çocuk sayısı okul öncesi dönemde çok önemlidir. Özellikle kreş döneminde bir öğretmene düşen çocuk sayısı 5 geçmemelidir. 3-6 yaş döneme ise bu sayı 12’yi geçmemeli ve sınıfta bir yardımcı öğretmen olmalıdır.
Sınıf Sayısı: Birçok anaokulu kapasitesinin üstünde öğrenci kabul ediyor ve her odayı sınıf yapıyor. Böylece çocuklara düşen metrekare alan azalıyor. Çeşitli etkinlikler için kullanılacak boş oda da kalmıyor. Çok gürültülü kalabalık bir okul çocukların gelişimini de olumsuz etkileyebiliyor. Çünkü anaokulunda çocuğunun huzurlu, sakin bir ortama ihtiyacı vardır.
3-Programın Kalitesi ve Geliştirilmesi
Kültürel ve Bireysel Farklılıklar: Okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanan çeşitli eğitim modelleri vardır. Bu eğitim modelleri farklı kültürlerden geldikleri için bizim kültürümüzde uygulandığında problemler ortaya çıkabiliyor. Ayrıca her eğitim modeli artılara ve eksilere sahiptir. Tek bir eğitim modeli yerine her eğitim modelinin kültürümüzle ve eğitim felsefemizle uyumlu yönlerini alarak kendi kültürümüze uygun hale getirmek gerekiyor. Eğitim programı çocukların bireysel farklılıklarına cevap verecek şekilde düzenlenmeli. Bazı çocuklar görerek, bazıları dokunarak, bazıları ise duyarak öğreniyor.
Branş Dersleri: Okul öncesi dönemde amaç bilgiyi (sayıları, renkleri, harfleri) öğretmek değil, bilgiyi öğrenebilmesi için gerekli becerileri kazandırmaktır. Bu becerileri kazandırmak yerine bilgiyi öğreteyim diye çocuğu sıkmak, çocukluğunu doya doya yaşamasına engel olmak çok yanlıştır. Çok fazla branş derleri ve yoğun program okulöncesi çocuğu için çok ağır olabiliyor ve çocuğun gelişimi olumsuz etkileyebilir.
Ölçme, Değerlendirme ve Geliştirme: Anaokulunun ölçme değerlendirme sistemi var mı öğrenin. Planla-Uygula-Değerlendir… Tekrar Planla-Uygula- Değerlendir… Burada bir süreklilik mevcuttur. Programı uyguladıktan sonra iş bitmiyor. Sürekli bireysel ve grup gözlemleri, öğretmenin notları incelenerek, çocukların gelişimlerine bakılarak program değerlendirilmeli. Programın eksik yönleri geliştirilmelidir. Ayrıca bu ölçme değerlendirme bireysel yapılmalı. Bir çocuğun gelişimini başka bir çocuğun gelişimiyle karşılaştırmak doğru olmaz. Her çocuk için bir klasör tutulmalı ve oraya çocuğun yıl içinde yaptığı faaliyetler, gözlem formları konmalı. Çocuğun gelişimi, yaptığı bu faaliyetlerle ve gözlem formlarına bakarak kendi gelişimi ve ilerlemesine göre değerlendirilmelidir.
Pedagog Danışmanlığı: Okulun programın hazırlanmasında, ölçme değerlendirme sürecinde bir pedagogdan profesyonel destek almak çok faydalı olacaktır. Anaokulun bu hizmet için bir uzmandan ya da kurumdan destek alıyor mu öğrenmelisiniz.
Okul-Aile İşbirliği: Anaokulunda çocukların aileleriyle sıkı iletişim içinde olmak, ailelerden çocukların gelişimleriyle ve evde neler yaptığı ile ilgili bilgi almak, okuldaki gözlemleri ailelerle paylaşarak önerilerde bulunmak çocuğun gelişimini destekler. Anaokulu seçilirken aile ve okul işbirliği de değerlendirilmelidir.
4-Okulun Fiziki Şartları
Sınıflar: sınıflarda hijyen kurallarına ve temizliğe dikkat edilmeli. Mobilyalar çocukların boyunda olmalı ve mobilyaların sivri kısımları kaplanmalı. Köşeler ve oyuncaklar çocukların özgürce hareket etmelerini destekleyecek şekilde düzenlenmeli. Oyuncak ve eğitim materyalleri çocukların görebilecekleri şekilde yerleştirilmeli ve dolaplar, çekmeceler, kutular etiketlenmeli (Bir oyuncak örneği ile oyuncağın ismini yazarak).
Bahçesi ve Spor Salonu: Çocukların enerjisini atacakları bir bahçenin ve kışın özgürce oynayacakları bir spor salonun olması çocukların fiziksel gelişimi için şart. Bahçe ve spor salonu yeterli araç gerece sahip mi dikkat edin.
Güvenlik: Bu yaşta çocuklar tehlikelere açık olduğu için okulda güvenlik önemleri tam alınmalıdır. Özellikle yangın ve depreme karşı okuldaki araç gereçler güvenli bir şekilde yerleştirilmeli ve çocuklar bu konuda eğitilmeli. Acil durumlarda anaokulun işleyişi nasıl, güvenlik tatmin edici mi bunları da ailelerin değerlendirmesi gerekiyor.
Eğitim Araç ve Gereçleri: Okulun oyuncaklarla dolu ve rengarenk, gösterişli olması okulun kalitesini göstermez. Önemli olan her yaş gurubuna göre eğitici eğitim materyallerin bulundurulması ve bunların düzenli değiştirilmesidir. Sınıfları gezerken eğitici oyuncakların varlığına ve kalitesine dikkat etmek faydalı olacaktır.Çocuğunuza en iyi anaokulunu gösterişli broşürlere göre değil, okulun eğitim kalitesine göre seçmeniz dileğiyle.
 

My Blog List

Term of Use

Okul Öncesi Eğitimin Önemi Copyright © 2009 Flower Garden is Designed by Ipietoon for Tadpole's Notez Flower Image by Dapino